TEKNOLOJİ, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ODAĞINDA YER ALIYOR

İklim değişikliği karşısında tüketici beklentilerindeki değişim, Avrupa’nın öncülük ettiği karbonsuzlaşma politikaları ve tüm bunların küresel ticarette yarattığı etkiler, şirketler için gelecekte yepyeni bir yol haritasını zorunlu kılıyor. Şirketler açısından baktığımızda bu kritik yol haritasının en önemli bileşenlerinden biri ESG (Environmental, Social, Governance) yani Çevresel, Sosyal, Yönetişim kavramı olarak karşımıza çıkıyor. Söz konusu yaklaşım, şirketlerin iklim değişikliğine karşı faaliyetlerinde karbon emisyonunun azaltmasını ve sıfırlamasını içerirken, aynı zamanda ticaretin çevresel, sosyal ve yönetişim başlıkları doğrultusunda yeniden yapılandırılmasını öngörüyor.

Geri dönülemez noktanın kıyısında hayati bir adım

Avrupa Parlamentosu’nun 24 Haziran 2021 tarihinde onayladığı ve “Yeşil Mutabakat” adı verilen iklim yasasına göre, AB ülkeleri karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar en az yüzde 55 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise karbon nötr olmayı hedefliyor. Üstelik bu önemli hedefler yalnızca AB ülkelerini kapsamıyor, o ülkelerle ticari ilişkileri bulunan şirketleri/ülkeleri de kapsıyor. Hâlihazırda uygulanmakta olan Emisyon Ticaret Sistemi’nin genişletilmesiyle uygulamaya alınacak olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), hem AB sanayisinin süreç içerisinde rekabet dezavantajı yaşamasının önüne geçmeyi hem de AB dışı işletmelerin/ülkelerin de benimsenen hedeflere yönlendirilmesini amaçlıyor.

Yeşil Mutabakat içerisinde önemli yere sahip olan ESG – Çevresel, Sosyal, Yönetişim kavramı, şirketlerin daha şeffaf, toplumsal fayda odaklı, çevreye duyarlılığı ve sürdürebilirliği hedef alan politikaları benimsemelerini gerektiriyor. AB ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerin AB Yeşil Mutabakatına uyum için kurumsal ve finansal dönüşüm faaliyetleri hız kazanmış durumda. İşin dikkat çekici yönü ise her ne kadar şirketlere ve yatırımcılara ek maliyetler getirse de ESG uyumlu şirketlerin karlılıkları istikrarlı bir şekilde artıyor. Bu durumun temelde birkaç nedeni var ve en önemlilerinden biri olan teknolojik dönüşüm kısmına yazımızın ilerleyen bölümünde değineceğiz.

Çevresel zemin üzerine inşa edilen finansal yapı

Yeşil Mutabakatın küresel ticaret sistemindeki doğrudan etkilerinden biri finansmana erişim konusunda yaşanacak. Çünkü birçok önde gelen finans kuruluşu ve eş zamanlı olarak yatırımcılar, şirketlere finansal kaynak sunarken ESG skorları belirleyici olacak. Yüksek ESG skoruna sahip olan yani sürdürülebilirlik ekosistemi içerisindeki adımları hayata geçiren şirketler, finansal kaynaklara ve diğer bir takım desteklere erişimde öncelikli olarak konumlanacak. Bu uygulamanın şimdiden hayata geçmeye başladığını eklemek gerekiyor. Yeşil Mutabakat, sadece üretim yapan şirketleri kapsamıyor; madencilik, kara ve deniz taşımacılığı, tarım gibi birçok öncelikli sektör de kısa ve orta vadede Çevresel, Sosyal, Yönetişim kavramını süreçlerine entegre edecek. Bu nedenle şirketlerin öncelikle Yeşil Mutabakat’ı tüm yönleriyle anlaması ve daha sürdürülebilir ekonomilere geçişten elde edilecek faydaları en üst düzeye çıkarmak için gereken organizasyonel becerilere ve süreçlere sahip olmaları önem taşıyor.

Konu ülkemizde de hem karar alıcılar hem de özel sektör tarafından yakinen takip ediliyor. 16 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete’de, 2021/15 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi olarak yayımlanan “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”, 9 ana başlık, 32 hedef ve 81 eylem ile devam ediyor. İlgili bakanlıklarda oluşturulan çalışma grupları ve özel sektör, eş güdüm halinde sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi için görev yapıyor. İşin teknolojiye temas eden kısmına geçmeden önce son bir veri aktaralım; iklim finansmanı son on yılda istikrarlı bir şekilde artarak 2019/2020’de 632 milyar ABD dolarına ulaştı. 2030 yılına kadar uluslararası kabul görmüş iklim hedeflerine ulaşmak ve iklim değişikliğinin en tehlikeli etkilerinden kaçınmak için yıllık iklim finansmanında en az yüzde 590’lık bir artış gerektiğini vurgulanıyor. Bu rakamlar konunun ekonomik boyutuyla ilgili önemli fikir veriyor.

Şirketler, karbon salınımını azaltmada teknolojiye güveniyor

Şirketlerin Çevresel, Sosyal, Yönetişim hedeflerine paralel olarak atmaları gereken birçok adım olduğundan bahsettik. Bunları gerçeğe dönüştürmek içinse başlı başına bir strateji yönetimi ve dönüşüm yeteneğine ihtiyaç duyuluyor. İşte teknoloji bu noktada vazgeçilmez ve kaçınılmaz bir enstrüman olarak karşımıza çıkıyor.

Danışmanlık şirketlerinin yaptığı araştırmalarda, şirketlerin yatırım planlarını kurgularken ESG’yi artık çok kritik bir faktör olarak değerlendirdikleri görülüyor. Uluslararası danışmanlık şirketi Ernst & Young’ın yakın zamanda yayınladığı Endüstrilerin Geleceği Araştırması’nda da benzer bir sonuç dikkat çekti. Buna göre, Türkiye’den de 73 şirketin yer aldığı ve toplam bin 325 şirketin dâhil olduğu araştırmada, katılımcıların yüzde 76’sı, gelişen teknolojilerin, organizasyonlarının karbon salınımını azaltmada kritik rol üstlenebileceğine inandıklarını ortaya koydu.

İşletmeler, yeni nesil teknolojilerin kendilerine sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli katkılar sağladığını belirtiyor. Bu katkılar arasında, enerji tüketiminin azaltılması listenin başında gelirken, iyileştirilmiş sürdürülebilirlik ölçümü ve planlama da ilk sıralarda yer alıyor.

İşletmelerin 5G ve IoT stratejilerinin bu yıl daha çok büyüme odaklı olması dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 30’u, “mevcut iş modellerini elden geçirmenin” IoT harcamalarının önemli bir itici gücü olduğunu belirtiyor.

5G ve IoT teknolojileri hedefleri daha ulaşılabilir kılacak

Yeşil Mutabakat ve beraberinde getirdiği ESG gibi yaklaşımlar, sektör ayırt etmeksizin teknolojik altyapı tesisinde daha proaktif stratejileri gerektiriyor. Bu anlamda hâlihazırda verimlilik ve sürdürülebilirlik başta olmak üzere önemli avantajlar sunan 5G ve IoT teknolojileri, ilerleyen süreçte her şirketin başlıca yatırım alanlarını oluşturacak. İnsanı, makineyi, ağ teknolojilerini, veriyi ve yazılımı bir araya getiren sistemler, şirketlerin ve nihai olarak insanlığın hedeflerine ulaşmasında itici bir güç haline geliyor. Bu güç, tüm sektörler ve faaliyet alanları üzerinde hızlı bir dönüşüm ve gelişim olanağı yaratıyor.

İnsanlık, karşı karşıya kaldığı krizleri aşarken akıllıca çözümler geliştirmeyi tercih etmeli. Kaynakları korurken küresel ihtiyaçların karşılanması, uygarlığın sürdürülebilirlik kavramı üzerinden yükselmesi tüm insanlığın olmazsa olmazı haline geldi. Faaliyetlerimizi yönetirken veriyi doğru kullanmak, yazılım, donanım ve makineler arasında kusursuz bir ekosistem oluşturmak, kurumsal ve insani hedeflerimizi daha yakın kılmamızı sağlayacak.

Andasis, daha verimli ve sürdürülebilir üretim için endüstriyel çözümler geliştiriyor

Biz, Andasis olarak ülkemizin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında gereksinim duyduğu endüstriyel haberleşme teknolojilerini yüzde 100 yerli olarak geliştiriyor ve üretiyor; sahip olduğumuz derin mühendislik yetenekleriyle son derece esnek ve kurumsal yapıya özgü çözümler sağlıyoruz.

ESG süreçlerinde doğru teknoloji ihtiyaçlarını belirlemek, etkin stratejiler üzerinden sürdürülebilirlik ve verimlilik hedeflerinizi gerçeğe dönüştürmek için endüstriyel çözüm ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

about author

Fuat Kayapınar

fuat.kayapinar@andasis.com

Andasis Elektronik Genel Mdr. Yrd.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *